Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 75. yıldönümünde, değerli vatandaşlarımızın ve tüm insanlık ailesinin 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutlarım.
Bu yıl, bu anlamlı günü, bölgemizde ve tüm dünyada insan hakları ihlallerine karşı durma ve kalıcı barış ile istikrarın tesisi için artan sorumluluk bilinciyle idrak ediyoruz.
Gazze’de devam eden insanlık dışı saldırılar, yalnızca Filistin halkının asli haklarına değil, aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerine büyük bir darbe vurmaktadır. Yaşanan dramın şimdiye kadar durdurulamaması uluslararası sistemin zafiyetini gözler önüne sermektedir. Bu utancı geleceğe taşımamak için, Gazze’de sivillere yönelik katliamın durması ve kalıcı barışın tesisi yönünde harekete geçilmesi tüm ülkelerin ortak yükümlülüğüdür. Türkiye, Filistin halkına yönelik bu katliamların durdurulması, Filistin halkının ihtiyaçlarının giderilmesi, başkenti Doğu Kudüs olan tam bağımsız ve egemen Filistin devletinin 1967 sınırları temelinde hayat bulması için uluslararası toplumun insan haysiyetine değer veren, vicdan ve ahlak sahibi tüm üyeleriyle birlikte çalışmaya devam edecektir.
Günümüzde ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı temelli olanlar başta olmak üzere, özellikle bazı ülkelerde arttığı görülen nefret suçlarına karşı duruşumuz net ve kararlıdır. Nefret suçlarıyla mücadelede tüm ülkelerin dayanışma içinde olması ve hiçbir bahaneye sığınmadan somut adımlar atması, toplumların barış ortamında birarada yaşayabilmesi adına son derece önemlidir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin de temelini teşkil eden ortak değerlerin ve insan onurunun gerektiği gibi korunması için tüm ülkelerin ilkeli, tutarlı ve çifte standarttan uzak şekilde tavır alması elzemdir.
Bu düşüncelerle, değerli milletimizin ve insanlık ailesinin 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutluyor, insan hakları ve insani değerlerin daima öncelikli olduğu, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin gerçekleşmesini temenni ediyorum.